GENEL

ÖNLEYİCİ TEDBİRLERİN VE CEZALARIN ARTIRILMASI GEREKLİDİR

Baro Başkanı Av. Veli Küçük, yaptığı açıklamada, şu ifadeleri kullandı:

"Çocuklar bizim umudumuz, çocuklar bizim geleceğimiz, çocuklar bizim ışığımız. Bu hayattaki en masum varlıklar onlar. Eylül'ün vahşice öldürülmesi ve Leyla'nın ölü bulunması hepimizin akıl sağlığını sarstı artık! Bugün eğer bir gündemimiz olacaksa bu çocuklarımızın kaybolması veya ölü bulunması olmamalıdır! Atılabilecek en önemli admlardan biri de TBMM'de kurulacak daimi bir çocuk komisyonudur.

Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi’ne ilk imza koyan devletlerden biri olarak Türkiye Cumhuriyeti'nin uluslararası taahhütlerine de bağlı kalarak çocuğun yaşama ve sağlıklı gelişimde bulunma hakkını her şeyin üstünde tutmasının asli görevleri arasında olduğu asla unutulmamalıdır.

Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın 41. maddesinde, "Devlet, her türlü şiddete karşı çocukları koruyucu tedbirleri alır." denilmektedir.

Ülkenin geleceği çocuklar böyle vahşice öldürülürken yaşayacakları onca şeyden mahrum kalarak daha büyümeden  daha okuldaki başarısıyla ailesini mutlu edemeden daha bir çok güzel şeyi yaşayamadan bu hayattan koparıldıkça geleceğimiz kirlenmeye devam edecektir. "

Baro Başkanı Av. Veli Küçük, çocuğa yönelik şiddet ve istismarın önüne geçebilmek için dini nikahın yeniden suç olarak düzenlenmesi ve Medeni Kanunda belirtilen evlenme yaşının istisnasız 18 olması gerektiğini de vurguladı.

Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) Adli İstatistik verilerine göre 2008-2016 yılları arasında resmi olarak kayıp müracaatı yapılan çocuk sayısının 104 bin 531’e ulaştığını söyleyen Av. Küçük, "Son günlerde giderek artan kayıp çocuk vakaları ve ‘çocuğun istismarı’ konuları TBMM'de  değerlendirilmelidir. Birçok nedeni olabilir. Şiddet, istismar, yoksulluk gibi nedenlerden bakımevlerinden ve evlerinden kaçabilmektedirler." dedi.

"ÇOCUK İSTİSMARI “CEZALANDIRMA” ODAKLI DEĞİL, “ÖNLEYİCİ” ODAKLI DEVLET POLİTİKALARI İLE ÖNLENMESİ MÜMKÜN OLACAKTIR"

Adana Baro Başkanı Av. Veli Küçük, sözlerini şöyle tamamladı:

"Hükümetin kimyasal hadım yaptırımı çocuk istismarına karşı mücadelede ne kadar gerçekçi olacaktır. Çocuk istismarının “cezalandırma” odaklı değil, “önleyici” odaklı devlet politikaları ile çözümünün mümkün olacağını düşünüyorum.  Kimyasal hadım, testosteron hormonunu baskılayan bir ilaçtır özünde. Fakat faillerin 99'unun testosteron hormonu normal düzeyde çıkmaktadır. Cinsel istismar ve cinsel saldırı suçları testosteron hormonunun yüksekliği nedeniyle işlenen suçlar değildir, öncelikle bunu bilmemiz lazım…. Tabiki hadım da çözüm değil. Kendisi yapamazsa aynı zamanda sadistik duygulara çevirip hem fiziksel hem cinsel şiddet gösterme ihtimali vardır. Psikolog terapisi ve meslek kazandırma vb. Yöntemler genelde en çok işe yarayan yoldur.

Hadım değil idam da olsa toplumsal farkındalığı ve aile içi eğitimi artırmadığımız sürece çocuk istismarının ve cinayetlerinin önüne geçebilmek ne yazık ki mümkün olamayacaktır. Kamuoyuna saygıyla sunarım"

 
 

Başa dön tuşu