SAĞLIK

Türkiye’de böbrek nakillerinin sadece üçte biri kadavradan

Arer, bunun en büyük sebebi olarak; halkın organ bağışı hakkında yeterli bilgiye sahip olmamasını ve ülkemizde organ bağışlarının henüz istenilen seviyeye ulaşamamasını gösterdi.

BÖBREK YETMEZLİĞİNDE EN BAŞARILI TEDAVİ ŞEKLİ

Arer, organ bağışı konusunda farkındalık oluşturmak amacıyla kutlanan 3-9 Kasım Organ Bağışı Haftası dolayısıyla yaptığı açıklamada, günümüzde böbrek yetmezliğinin en başarılı tedavi yönteminin böbrek nakli olduğunu söyledi. Böbrek naklinin canlı veya kadavradan yapıldığını ifade eden Arer, “Gerek canlı vericiden gerekse kadavradan yapılan başarılı böbrek nakillerinde diyaliz tedavilerinde olduğu gibi böbrek fonksiyonlarından bazıları değil, tamamı yerine getirilir. Böbrek hastalarının belirli diyet kısıtlamaları olmaktadır. Ayrıca, karın diyalizi veya hemodiyaliz olsun belirli aralıklarla yapılması gerekmekte ve zaman zaman bunlara bağlı komplikasyonlar oluşabilmektedir. Peritonit denilen karın zarı iltihaplanması durumu uzun süre hastanede yatış gerektirebilir. Böbrek nakli tüm bu sorunları ortadan kaldıracak yegane tedavi şeklidir. Böbrek naklinden sonra hastalara herhangi bir diyet kısıtlaması uygulanmaz. İstediklerini yiyip içmede özgürdürler” dedi.

ORGAN BAĞIŞINDA İZMİR İLK SIRADA

Genel Cerrahi Uzmanı Yrd. Doç. Dr. İlker Murat Arer, beyin ölümü gerçekleşen bireylerde organ bağışı için izin oranının sadece yüzde 23.7 olduğunu belirterek, şöyle devam etti:

“Diyaliz hastalarının yüzde 63.4’ü nakil istemiyor. Türkiye’de toplam organ bağışlayan kişi sayısı bazında ilk sırada İzmir yer alırken, Adana ise 7. sırada bulunuyor. Türk Nefroloji Derneğinin verilerine göre Türkiye’de yapılan böbrek nakillerinin yaklaşık 1/3’ü kadavra kaynaklı. Kadavra kaynaklı böbrek nakli oranı batı ülkelerinde ise yaklaşık yüzde 80. Bütün bunların nedeni ülkemizde organ bağışlarının henüz istenilen seviyeye ulaşamaması ve organ bağışı hakkında halkımızın yeterli bilgi seviyesinde olmamasıdır.”

DİYALİZDEN UZAK SAĞLIKLI GÜNLER

Böbrek nakli sonrası birinci yıla gelindiğinde hastaların yüzde 80-95’inin sağlıklı ve diyalizden uzak yaşamını sürdürdüğüne dikkati çeken Arer, “Canlı böbrek nakli sonrası hastaların yarısı 25 yıla sağlıklı girerken, kadavra böbrek nakilli hastaların yarısı 10 yıla diyalizden uzak ve sağlıklı girer. Nakil olan hastaların yüzde 80’i eski işlerini sürdürmektedir. Nakil olan özellikle genç hastalar çalışabilmekte, evlenebilmekte ve çocuk (hem kadın hem de erkek hastalar) sahibi olabilmektedir. Hastanın yaşam ömrü uzamakta ve bu dönemde yaşam kalitesi artmaktadır” diye konuştu.

BİRÇOK İLKTE HABERAL İMZASI

Başkent Üniversitesi Adana Dr. Turgut Noyan Uygulama ve Araştırma Merkezi Genel Cerrahi Uzmanı Yrd. Doç. Dr. İlker Murat Arer, Türkiye’de her yıl 3-9 Kasım tarihleri arasında kutlanan Organ Bağışı Haftası’nın, Başkent Üniversitesi Kurucu Rektörü Prof. Dr. Mehmet Haberal’ın 3 Kasım 1975’te Türkiye’de ilk kez canlı donörden böbrek naklini gerçekleştirmesiyle hayat bulduğuna dikkati çekerek, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Yine Prof. Dr. Mehmet Haberal hocamız organ nakliyle ilgili birçok ilklere imzasını atmış ve Türkiye’de organ naklinin temellerini oluşturmuştur. 10 Ekim 1978’de temin edilen organla Türkiye’de ilk kez kadavradan böbrek naklini gerçekleştirmiştir. Organ nakli için çok önem teşkil eden 2238 Sayılı Kanun ile Organ ve Doku Nakli Yasası 3 Haziran 1979’da hocamızın sayesinde çıkarılmıştır. Yine o yıl değerli hocamız 27 Temmuz’da Türkiye’de ilk yerli kadavradan böbrek naklini gerçekleştirmiştir. Belirttiğimiz gibi Türkiye’de organ nakliyle ilgili birçok ilklere imza atan kurucu rektörümüz Prof. Dr. Mehmet Haberal’ın bizlere verdiği eğitim ve bilginin ışığında Başkent Üniversitesi Adana Dr. Turgut Noyan Uygulama ve Araştırma Merkezimizde 8 Şubat 2010 tarihinden itibaren böbrek nakillerini başarıyla gerçekleştirmekteyiz.”

6 YILDA 230 BÖBREK NAKLİ

Organ Nakli Merkezi’nde bugüne kadar toplam 230 hastaya böbrek nakli gerçekleştirdiklerinin altını çizen Arer, sözlerini şöyle tamamladı:

“Hastanemizde nakil için ayrı bir yataklı servis mevcuttur. Nakil sonrasında hastalarımızın takip edildiği bu ünitede 6 oda ve 12 yatak bulunmaktadır. Bu başarılı nakillerimizde başta kurucu rektörümüz Sayın Prof. Dr. Mehmet Haberal olmak üzere değerli hocamız Yrd. Doç. Dr. Turgut Noyan, Anabilim Dalı Başkanımız Prof. Dr. Gökhan Moray ve Prof. Dr. Sedat Yıldırım hocalarımızın katkıları ve emekleri çok fazladır. Bize düşen görev ise toplumumuzda organ bağışı ile ilgili yeterli farkındalığı yaratabilmek ve kadavradan yapılacak nakilleri artırabilmektir. Bu da toplumu bilinçlendirmek ve Organ Bağışı Haftası gibi etkinliklerle toplumun dikkatini bu yöne çekebilmekle mümkün olabileceğini düşünüyorum. Herkesin Organ Bağışı Haftası’nı kutlar, bağışçı sayılarımızın artmasını dilerim.”

Başa dön tuşu