GENEL

Gözle görülmeyen bir mikrop ülkeleri dize getirdi

Açılış konuşmasını Çukurova Kent Konseyi Kadın Meclisi  Başkanı Aysel Ateş’in, Moderatörlüğünü ise Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği (ÇYDD) Çukurova Şubesi  Başkanı Sibel Özgümüş'ün yaptığı COVİD-19 söyleşisinin konukları, Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Prof.Dr. Gaye Usluer ve İç Hastalıkları, Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Ayşe Nur İzol Torun, oldu.

Prof.Dr. Gaye Usluer, dünyayı  etkileyen pandemi hastalıkları konusunda önemli bilgiler verdi. Usluer, 1987 yılında Enfeksiyon hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanlığından bu yana gerçek anlamdaki günümüzde ki pandemi ile  bu kadar uzun süren bir uzmanlık alanında ilk kez karşılaştığını belirtti.

Usluer, dünya pandemilerinin insanlık tarihinde hep var olduğunu , veba salgını ve çiçek hastalığının nasıl yayıldığını, koleranın halen geri kalmış ülkelerde sorun olduğunu söyledi. Birinci Dünya savaşında o günün koşullarına göre en büyük salgınlardan birinin de İspanyol Gribinin olduğuna işaret eden Usluer, savaşın baş aktörleri tarafından, salgından etkilenen bir çok ülke olduğu halde, uygulanan sansürlerden dolayı  öykünün tamamı İspanya'ya aitmiş gibi algı yaratıldığını ifade etti.Usluer, “Gözle görünmeyen bir mikrop herkesi, ülkeleri dize getirdi” dedi.

Tedavi için etkin aşının bulunmasının yanı sıra uygun, özgün tedavinin bulunması gereğine dikkat çeken Usluer, şunları söyledi:

“Bu süreçte neler yapacağımızı ya da nasıl normalleşeceğimiz belirleyecek. Eğer biz şuan ki sonuçlara bakarak hızlı hızlı eski normale dönmeye çalışırsak veya ülkenin genelinde olayın kontrolü tamamen bireysel  duyarlılıklara, toplumsal duyarlılığa bırakılırsa, yani işte AVM'lerin açılması örneğinden tutalım TFF'nin liglerin devam etmesi kararına kadar uzanalım, yani normali ne kadar geniş tutar, olmaması gerekeni normalin içerisine sokacak olursak, ikinci dalga beklenenden daha erken gelebilir.Bireysel korunmanın toplumsal korunmaya çok büyük etkisi vardır. Bilim insanları Türkiye'de de aş için çalışıyorlar.Ama, bu kolektif sonuç olacak. ‘Ben buldum yerine, biz bulduk olacak, ben üretiyorum yerine biz üretiyoruz’ olmalı. Çünkü bu kadar çok beklenilen bir şey, tüm dünya nüfusunun beklediği aşı, ancak kolektif bir ürün olduğunda herkese ulaşabilmeli..Ama, ben yine de COVİD-19'a karşı yüzde yüz aşı çıkacak, aşı çıktığında kullanacağız, savını doğru bulmuyorum.”

İç Hastalıkları, Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Ayşe Nur İzol Torun ise bağışıklık ve bağışıklığın güçlendirilmesi konularına değindi.

Torun, şöyle konuştu: “Bağışıklık sistemini, vücuda dışarıdan gelen, mikrop ya da zararlı maddelere karşı koruyan askerler gibi düşünebiliriz.Bunlar,yabancı bir mikroorganizma, bu, bakteri ve virüs olabilir. Hücrelerin virüse saldırıp onu parçalayan, onu ortadan kaldırmaya yönelik bir takım protein salgılayan bağışıklık sistemi var. COVİD- 19 enfeksiyonu ile birlikte Çin'den bildirilen ilk vakalarla bağışıklık sisteminin önemi de arttı. Sigara içmek bağışıklık sistemini son derece yorar ve bağışıklık sisteminin fonksiyonlarının bozulmasına neden olur. Covid-19'da enfeksiyonu sırsında görüldü ki, sigara içenler daha kötü etkileniyor. Bağışıklığı güçlendirmede ne önemli, egzersiz, güneşlenme, stresten uzak kalma, çok daha önemlisi sağlıklı beslenme. Avrupa’nın en şişman ülkesiyiz. Çocuklarımızda da giderek artıyor şişmanlık. Bu kötü beslenmeye "dur " demek gerekiyor.”

Başa dön tuşu