GENEL

SALMAN: EMEKÇİLERİN CAN GÜVENLİĞİ HİÇE SAYILIYOR

İş kazaları ve iş cinayetlerinin kamuoyunda normalleştirilerek, yaşam ve çalışma hakkının gasp edildiğini ifade eden Salman, “Cinayetler ve kazaların önlenmesi, meslek hastalıklarının engellenmesi şöyle dursun, maliyet ve işgücü hesabı yapılarak bu çalışmalara kaynak bile ayrılmıyor, emekçilerin can güvenliği hiçe sayılıyor” dedi.

ÜLKEMİZ İŞÇİ ÖLÜMLERİNDE DÜNYADA İLK SIRALARDA

Yasalar ile koruma altına alındığı söylenen işçi sağlığı ve iş güvenliğinin, her geçen gün kötüye gittiğine dikkat çeken Salman, “Ülkemiz toplu iş cinayetlerinde, işçi ölümlerinde dünyada ilk sıralarda geliyor. İşçi sağlığı ve iş güvenliği meclisinin yayınladığı rakamlara göre 2018 yılında en az 1923 kişi işyeri kaynaklı nedenlerle hayatını kaybetmiştir. AKP’nin iktidara geldiği 2002 yılından 2019 yılının başına kadar iş cinayetlerinde hayatını kaybeden emekçilerin sayısının 22 bini aştığını üzüntüyle görüyoruz.”

SGK tarafından açıklanan rakamlara bakıldığında; 2017 yılında 4A kapsamında çalışanların geçirdiği iş kazası sayısının 359.653;  4B kapsamında çalışanların geçirdiği iş kazası sayısının ise 213 olduğu görülmektedir diye konuşan Salman şöyle konuştu:

“Bu kazalar sonucunda 4A kapsamında çalışan 1.633, 4B kapsamında çalışan 3 kişi olmak üzere toplam 1.636 kişi hayatını kaybetmiştir. SGK 2016 yılı istatistiklerine göre 286.068 iş kazasında 1.405 işçi hayatını kaybetmişti.  Açıklamaya göre, 2017 yılında bir önceki yıla göre iş kazası sayısı 25 oranında, iş kazaları sonucu ölüm 16 oranında artmış; 2018 verileri ise henüz açıklanmamıştır.”

HER YIL 2 BİNE YAKIN İŞÇİ HAYATINI KAYBEDİYOR

Bu rakamların bildirimlere göre çıkarıldığı için gerçeği yansıtmadığını ifade eden Salman, gerçekleşen kaza ve ölümlerin çok daha yüksek olduğunu belirtti. Her yıl, evine ekmek götürmeye çalışan 2 bine yakın işçinin hayatını kaybediyor olması, ülkemizdeki işyerlerinin güvensiz ve ilgili mevzuatın da yetersiz olduğunu göstermektedir, diye konuşan Salman konuşmasını şöyle sürdürdü:

“Ülkemizde işçi sağlığı ve iş güvenliği uygulamaları, basit bir hizmet alımına dönüştürülmek istenmektedir. Bir danışmanlık hizmeti olan işçi sağlığı ve iş güvenliği uygulamalarında sorumluluk bütünüyle işverene aitken, ülkemizde işveren tüm sorumluluklardan kaçmaktadır. Bu kaçış için ise, danışmanlık hizmeti aldığı iş güvenliği uzmanını sorumlu tutmaktadır. İşverenin önleyici, engelleyici çalışmaları yapmadığı, kaza yaşanan durumlarda fatura meslektaşlarımıza kesilmekte, yargı önüne iş güvenliği uzmanları çıkarılmaktadır.

İşçi sağlığı ve iş güvenliği konusunda iyileştirici adımlar atılabilmesi için öncelikle işverenlerin sorumluktan kaçmasının önünde geçilmelidir. İşverenlerin temel sorumluluklarından kaçtıkları, kendi yerlerine birer günah keçisi olarak iş güvenliği uzmanlarını koydukları bir çalışma yaşamında, önleyici ve engelleyici hiçbir çalışmanın yapılamayacağı açıktır.

İşçi sağlığı ve iş güvenliği alanına ilişkin düzenlemelerin ve denetimin yalnızca Aile, Çalışma Sosyal Hizmetler Bakanlığı tarafından yürütülmesi, doğru kararların alınmasının önünde bir engeldir. Bu nedenle düzenleme ve denetleme; Aile, Çalışma Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın yanında, Sağlık Bakanlığı, üniversiteler, sendikalar, TTB ve TMMOB’den oluşan idari ve mali yönden bağımsız bir enstitü tarafından yerine getirilmelidir. Çalışma yaşamına ilişkin tüm düzenlemeler bu enstitü tarafından yeniden ele alınmalı ve kararlaştırılmalıdır.”

Başa dön tuşu