SAĞLIK

SEKSİN KUTSAL BİR YANI YOK…

‘Korkulan ne ise hep aynı yanlış yapılır, bilinmemesi daha iyidir’ diyen Dr. CANATAR, bilinmezin üstüne gidilmedikçe, hurafelerin, yalanların, kurguların bir mikrop gibi gerçeğin üzerinde üreyeceğine dikkat çekti ve “Seks de ne yazık ki insanlar için keyifli değil korkulu, yakınlaştıran değil ağrılı hale getirilmiş bir olguya dönüştü. Peki bu nasıl oldu? Neden insanlar kendi bedeni ile ilgili her şeye bu kadar toleranslı iken seksi içinde bu kadar bastırdı? Bu konuda bir fikir yürütmek çok zordur. Ancak seksin üzerindeki tüm bu baskıların, insanların hem cinsel hem ruhsal sağlığını hem de eş ilişkilerini çok olumsuz etkilediği bir gerçek. Hatta bastırılmış cinsellik, duyduğumuzda bizi ürperten, nefret ve iğrenti duygularını içimize salan korkunç suçların işlenmesine bile neden oluyor. Oysa seksin ne kutsal bir yanı vardır, ne bu kadar abartılacak derecede özeldir, ne de üzerinde bu kadar çok kafa yorulacak kadar sihirli. Seks; basit, olağan, doğal, her insan için gerekli olan ve düzenli yapılmasına ihtiyaç duyulan çok keyifli bir olgudur. İçinde ağrı, acı, korku, kanama barındırmaz, tam tersine haz, şehvet, yakınlık ve sevginin bir ifadesidir. Hepsi bu…İnsanlar bunu ne kadar çabuk idrak ederse ve hayata geçirirse o kadar başarılı bir şekilde akıl ve beden sağlığını stabil tutabilir, mutlu olabilir ve mutlu edebilir ” dedi.

ÇOCUĞUNUZA KÖTÜLÜK ETMEYİN

Cinselliğin saplantılı derecede olumsuzluklarla yüklenmesinde annelerin rolünün önemli olduğunu ifade eden Uz. Dr. Taner CANATAR, özellikle kız çocuklarının gelecekte cinselliğe olan yaklaşımlarının annelerinin onları bu konuda eğitip eğitmemelerine bağlı olduğuna dikkat çekerek, “Eğer anne kızına cinselliği ‘ayıp’ olarak kodlarsa, o kızın ileride cinsel işlev bozukluklarıyla karşı karşıya kalması hiç sürpriz olmaz. Zaten seks yapma korkusu olarak bilinen vajinismus, cinsel isteksizlik ya da cinsel tiksinti gibi bozuklukların temelinde genellikle annenin kızına sunduğu ‘ayıp ve yasak’lı cinsellik olgusunun yattığını görmekteyiz. Bazı anneler var ki tüm yetiştirme sürecinde kızına tek bir kelime dahi cinsellikle ilgili aktarımda bulunmamış, sanki hiç yokmuş gibi, sanki eşiyle birlikte yaptıkları seksin sonucu gözlerinin önünde durmuyormuş gibi kızına hiçbir şey anlatmamış, ‘Aklına yanlış bir fikir sokar mıyım’ korkusuyla utanmış. Genç kız da bilmediğinden korkmuş. Zaten insan bilmediğinden korkar. Sonuçta bu korku, eğer farklı bir kaynaktan doğru bilgilendirme de yapılmadıysa, bir şekilde ilerde hayatına girecek olan eşini ve onunla yapacağı cinselliği de reddetmesine yol açacaktır. Bu ne yazık ki kaçınılmaz bir durumdur” dedi. Anneleri bu konuda kesin bir dille uyaran CANATAR, “Çocuklarınızı koruma içgüdüsünün yoğun olduğu muhakkak. Ancak içi doldurulmazsa, gerçekleri anlatılmazsa, yarın sorunlara gebe olacağı belli cinsellik gibi bir olguyu, aslında temelde doğal ve basit bir bedensel ihtiyaç olan bu olguyu, çocuklarınıza yaşının gerektirdiği ölçüde ve doğru bir şekilde anlatmazsanız, işte o zaman çocuğunuzun geleceğini mahvedeceğinizi aklınızdan çıkarmayın” dedi ve ekledi:

“Ahlak, kültür, gelenek ya da felsefe… Adı her ne olursa olsun tüm düşünce sistemleri açısından seks ve onun sonucunda ortaya çıkan yakınlık ve haz, insan için çok özel bir armağan olarak algılanmalı, tüm sağlıklı bireyler tarafından deneyimlenmelidir. Bugüne kadar süregelen yanlış bilgilendirmelerin, korkuların ve endişelerin giderilmesi için açık kaynaklardan her türlü bilgiye ulaşmaktan ve bunun için deneyimli bir cinsel terapistten profesyonel yardım almaktan çekinmeyin.”

Başa dön tuşu